Haftada 4 Gün Çalışmaya Ne Dersiniz?

Evet, bu soruyu iş görüşmeniz sırasında duysanız ne düşünürsünüz?

Değişen dünya tanımlamasını sıklıkla kullanıyoruz. Evet, birçok yönden ve detaydan hayatımız değişiyor, kalıplar yıkılmaya başlanıyor. Pandemi ile birlikte ortaya çıkan bu etki bugün Belçika’da hayata geçirilen bir kararla çok daha güçlü bir şekilde yeniden gündeme geldi.

Belçika hükümeti, günlük çalışma saatlerini artırıp haftalık çalışma gününün 4’e düşürülmesine imkan veren tasarıyı kabul etti ve haftalık 38 saat olan çalışma süresinin istenirse günlük 9.5 saat mesaiyle 4 günlük çalışma haftasına dönüştürülmesine izin verdi.

Belçika’da çalışanlara ayrıca mesai saatleri dışında işle ilgili mesaj ve e-postalara cevap vermeme hakkı da söz konusu olabilecek. Geçen ay federal hükümete bağlı çalışan memurlara “acil durumlar dışında” getirilen imkandan özel sektör çalışanları da faydalanabilecek. Bu anlamda iş ve özel hayat dengesi anlamında da önemli bir adım atılmış durumda.

Bu hakkın toplu sözleşmelere eklenmesi için işçi sendikaları ile işverenlerin müzakere etmesi gerekecek. Bir diğer detay ise 20’den fazla çalışanı bulunan iş yerleri için geçerli olacak.

Uygulama iş dünyasında oldukça ses getirdi ve sosyal medyada kendisine yer buldu. Haberi duyan herkes kendi iş yaşamı döngüsü ile çeşitli kıyaslamalar içerisine girdi. Evet, dünya değişiyor fakat bu sadece teknolojik yönden olmuyor. İş yaşamındaki çalışma koşullarında, insanların kendilerine daha fazla vakit ayırabilmelerine kadar değişimlerin çok yönlü ve pratiğe dönük yaşamsal düzlemde gerçekleştiği net bir şekilde kendisini gösteriyor.

İş ve özel hayat arasındaki sınırlar neredeyse yok denilebilecek bir seviyeye doğru gitmeye başladı. Teknolojinin gelişmesiyle her yerde ulaşılabilir olmak iş dünyasında farklı kullanılan bir detayda gerçekleşmeye başladı. Ardı arkası kesilmeyen talepler, çalışanların fiziksel ve ruhsal sağlıklarına zarar verebilme riskini de barındırmaya başladı. Bu kapsamda özellikle çalışanların kişisel yaşamlarına müdahalelerinde giderek arttığı düşünülürse bu tarz uygulamaları yakın bir zaman içerisinde çok daha fazla göreceğimizi söyleyebiliriz.

BELÇİKA YENİ DEĞİL

Dört günlük çalışma yaklaşımında Belçika ilk örnek değil. Bugün dünyanın birçok ülkesinde bu uygulama hayata geçirilmiş veya denenmeye başlanmış durumda. Daha kısa çalışma aslına bakılırsa insanların iş-yaşam arasında sağlıklı denge kurulmasına yardım eden bir uygulama.

Buradaki en kritik noktalardan bir tanesi ise çalışanların herhangi bir hak kaybına uğramamaları. Şu ana kadar bu uygulamanın bir şekilde denendiği ülkelerde de bunun aksine bir karar alınmış değil, Hindistan hariç. Hindistan’da ise bu uygulamaya yönelik olumlu bir görüş olmasının yanında hak kaybına uğrama durumu söz konusu. En azından mevcut yönetim şu an için bu yönde bir düşünceye sahip.

 DÜNYADAN BAZI ÖRNEKLER

İskoçya: İskoçya’da deneme bazında 4 günlük çalışma haftasına uyum sağlamak için çalışma saatleri %20 oranında azaltıldı ve çalışanlar ücret ya da tazminat kaybı yaşamadı.

İspanya: İspanya pilot program olarak 4 günlük çalışma haftası ilan eden hükümet, işçi ücret-tazminatında herhangi bir kesinti olmaksızın 3 yıl boyunca 32 saatlik çalışma haftasını devreye aldı.

Japonya: Japonya, 4 günlük çalışma haftası uygulamayı değerlendirmeye aldı.

Britanya: Britanya bu yıl 4 günlük çalışma haftasını test edecek 6 aylık pilot bir uygulama programa koydu.

İrlanda: İrlanda, 4 günlük çalışma haftasını denemek için 6 aylık pilot bir uygulama başlattı.

BAE: Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), dünyada yaklaşık 4 günlük çalışma haftasını resmen benimseyen ilk ülke oldu.

Değişen yaşam ve çalışma ekosisteminde insanlar artık kendilerine daha fazla vakit ayırmak istiyor. Pandemi öncesi dönemde bu tarz uygulamalar biraz daha çizgi dışı değerlendirilmesine karşın pandemi döneminde özellikle ‘Büyük istifa’ furyası ile birlikte daha makul karşılanmaya başlandı.

İşte tam olarak burada İnsan Kaynakları birimlerine oldukça kritik bir görev düşüyor. Çalışan ve yönetim arasındaki en önemli köprü olan insan kaynakları bu tarz uygulamaların şirketlerde uygulanabilmesini ve sistemlerin bu bakış açılarına göre geliştirebilmesini sağlayan kritik bir birim. Bundan dolayı yakın zamanda bu tarz uygulamaların hayatımıza daha fazla gireceğini düşünürsek insan kaynakları çok daha kritik evrede devrede olacak denilebilir.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.